HAKAN TUNÇ

Sevgili Hakan, seni ve yaptığın işleri severek ve büyük ilgiyle takip ediyoruz ama seninle bu sayfalarda tanışacak okurlarımıza biraz kendinden ve neler yaptığından bahseder misin?

Elbette. 30 yaşındayım. Kocaeli’nde yaşıyorum. Normalde farklı bir alanda özel sektörde çalışıyorken şu an tam zamanlı olarak Kayıp Rıhtım platformuyla ilgileniyorum. Gerek Kayıp Rıhtım, gerek bu ay 10. yılını kutladığımız tematik seçki olan Aylık Öykü Seçkisi, gerek Harry Potter üzerine Türkiye’nin en büyük sitesi FantastikCanavarlar.com ile ilgileniyorum. Bunun yanında site bünyesinde birçok farklı projeyi de geliştirmeye devam ediyoruz. Hatta son olarak Kayıp Rıhtım Trivia! adlı bilgi yarışması projemiz geçtiğimiz aylarda yayına girdi. Fakat daha yapacak çok şey var. Oldukça yoğun ve keyifli bir şekilde ilerliyoruz.

Kayıp Rıhtım’ı bizler severek okuyoruz, hatta kitap almadan önce siteye bir göz atıyoruz hakkında neler yazılmış diye. Kayıp Rıhtım nasıl başladı? Neler yapıyorsunuz, okurlarla iletişiminiz nasıl?

Güzel ve nazik sözleriniz için teşekkür ederim. Kayıp Rıhtım 11 buçuk yıllık bir proje. Daha öncesinde Harry Potter odaklı sitelerde yayınlar yaparken, bunun yanında fantastik edebiyatın farklı birçok eseriyle de ilgileniyor ve takip ediyorduk. 2007 yılının sonlarına doğru son Harry Potter kitabı da yayınlanınca artık sadece bu seri bazında kalmanın bize yetmeyeceğini düşünerek, işleri biraz daha büyütüp Potter’ın da dahil olduğu tür olan fantastik edebiyat odaklı bir site açmak istedik. Böylece 1 Ocak 2008 tarihinde Kayıp Rıhtım’ın temellerini atmış olduk. Elbette bu 10 yılı aşkın süre içerisinde platformumuz da evrildi ve sadece edebiyatın fantazya türüne değil, diğer birçok türünü de ele alan konularla ilgili içerik üretmeye başladı. Bu süreçte sosyal medya büyüdü, okurların alışkanlıkları değişti ve bizler de buna göre kendimizi güncellemeye devam ettik.

Şu anda Kayıp Rıhtım platformunda güncel haber, inceleme, dosya, röportaj gibi birçok içerik bulunmakta. Kayıp Rıhtım’ı daha önce duymamış okurlarımız için ayrıca belirtmemiz gerekir ki sadece kitap bazında değil; sinema, dizi, anime, geek kültürü, bilim gibi farklı birçok konuda da içerik üretiyoruz. Bunun yanında okurlarla iletişimimiz forumlarımız sayesinde baştan itibaren oldukça iyi bir şekilde ilerlemekte. Özellikle bir buçuk yıl önce güncellediğimiz yeni forum sistemimizle birlikte şu anda Türkiye’nin en büyük edebiyat forumuna sahibiz. Ve okurlarla birebir iletişim halindeyiz. Örnek vermek gerekirse, bizzat yayınevleri yetkilileriyle iletişime geçebilecekleri “Yayınevleri Soru Hattı” gibi özel projelerimiz de bulunuyor. Dediğimiz gibi, bugün okurlarımızın geri dönüşü ve destekleri sayesinde hala şevkle yaptığımız bu işe devam edebiliyoruz.

Bütün konuşacaklarımıza giriş olması için, sen Fantastik ve Bilimkurgu Edebiyatı’nın nerede başladığını düşünüyorsun? Herkesin kendi miladı, bir okuduğu “ilk fantastiği” var. Seninki nedir?

Açıkçası bu soruya kesin bir cevap vermek çok zor. Eğer genel anlamda soruyorsanız, fantastik edebiyatın temelleri milattan öncesine dayanıyor. İlyada ve Odesa’dan başlayıp Dante’nin İlahi Komedya’sına kadar farklı birçok eseri bu kapsamda ele alabiliriz. Yine dünya çapında modern fantazyanın babası sayabileceğimiz Tolkien’i de örnek olarak sunabiliriz. Bilim kurgu konusunda da Jules Verne, H.G. Wells ardından 20. yüzyılda Asimov, Clarke gibi isimleri sayabiliriz.

Ülkemiz için de bu soru benzer bir değişkenlik göstermekte. Örneğin bilim kurguyla yazımsal anlamda daha erken tanıştık. 80’lerde hem farklı dergilerde öykü olarak hem de kitap olarak okuma şansı yakaladık. Fantastik edebiyat türü ile de 90’larda, yoğun olarak 2000’lerin başında tanıştık diye biliyoruz. Ama direkt olarak bu zamanlarda başladı diyemeyiz. Osmanlı döneminde yazılan birçok nazım ve nesir örneklerinde de fantastik unsurlarla bolca karşılaşabiliyoruz.

Her ne kadar türün başlangıcı kabul edilen eserler var olsa da kişinin okuduğu ve sevdiği ilk eser onun için bu anlamda milattır. Bu açıdan dediğinize katılmaktayım. Elbette benim de bu anlamda bir ilkim var. Küçük yaşlardan beri bolca masal kitabı okuyarak büyüdüm. Farklı dünyalar ve hayali kavramlar çocukluğumdan beri ilgimi çekiyordu. Fakat roman anlamında benim ilkim aslında tahmin de edeceğiniz üzere Harry Potter olmuştur. Felsefe Taşı’nı ilk okuduğumda daha filmi de çıkmamıştı ama ilk defa bir kitap beni bu kadar etkiliyordu. O dünyaya gitmek için neler vermezdim ki diye düşünmüştüm. Onca yılın ardından bu düşüncemde pek de bir değişiklik olmadı açıkçası.

Şu anda çekilen gençlik dizilerinin, filmlerinin ve yazılan gençlik kitaplarının çoğu fantastik temellere dayanıyor. Sence bu nasıl başladı? Bir nesil Harry Potter’la bu dünyaya ilgi duymaya başladı ama piyasa için de aynı şey geçerli mi?

Harry Potter’ın şöyle gerçek bir sihri vardı. Yüzlerce sayfalı kalın kalın kitapları 10’lu yaşlarındaki çocuklar severek ve en önemlisi de kendi istekleriyle okumaya başlamıştı. Ardından filmlerinin de verdiği başarıyla birçok yayınevi ve yapımcı şirket bundan nemalanmak istedi. Fakat ben bu gençlik sektörüne maddi gözle bakan ve bu minvalde yazılıp pazarlanan asıl serinin Twilight (Alacakaranlık) olduğunu düşünüyorum. Hatırlarsanız bu serinin kitapları ve filmleri sonrası birçok benzer yapım çıkarak pastadan kendilerine de pay almaya çalıştılar. Bu tür işlere edebi bir gözle bakmak bana pek de doğru gelmiyor açıkçası. Daha ziyade ergenlik çağındaki gençlerin, fantastik büyülü gerçekliğe olan ilgisini romantizmle harmanlayarak ve içine biraz da şehvet duygularını kabartacak malzemeler koyarak yapılmış işler olarak görüyorum.

Peki sen Harry Potter ve onun büyücülük evrenini nasıl değerlendiriyorsun? Filmler, kitaplar, yan ürünler ve hatta tema parkını da soruya katıyorum. ☺

Harry Potter’da anlatılacak çok güzel hikâyeler var. Fakat yazarı Rowling’in Ölüm Yadigarları sonrası yapımcı şirketiyle birlikte yaptığı tüm işler maddiyata dayandığı için maalesef o eski ruhunu koruyamadı. Belki bizler büyüdüğümüz için böyle geliyor olabilir ama Lanetli Çocuk, Fantastik Canavarlar gibi işlere baktığımızda kalitenin ne derece düştüğünü açıkça görebiliyoruz. Yine de bu dünyayla alakalı çıkan her işi heyecanla takip ediyorum. Seriye olan duygusal bakış açım, bazı şeyler konusunda ne kadar kızsam da tamamen kopmamı engelliyor. Fantastik Canavarlar sitesi de bunun en büyük örneği 😊

Türkiye’de Fantastik Edebiyat hakkında neler düşünüyorsun? Bu konuda yayınlanan kurgu kitapların yanında akademik çalışmalar yapıldığını da görüyoruz. Sence neredeyiz ülke olarak?

Bence Türkiye bazında bakacaksak, sadece fantazya değil birçok konuda geriden başladık veya gündemi yakalamakta oldukça geciktik. Sonuçta bu tür şeyler alıcısı varsa veya toplum tarafından kabul ediliyorsa üretilir. Son 10 yılda oldukça yol kat ettik, evet. Ama daha yapılacak çok şey var. Bugün ülkemizin önde gelen yayıncıları ve yazarları bu türe eskisine nazaran çok daha ılıman yaklaşıyor ve hatta katkı sunuyorlar. Keza akademik çalışma anlamında 2000’lerin ortasından itibaren güzel işler görüyoruz. Zaten okuduğumuz, izlediğimiz yabancı kaynaklı birçok eserin de fantastik unsurlar içerdiğini biliyoruz. Haliyle zamanında sadece çocukların okuduğu ve kaçış edebiyatı olarak tanımlanan (ki oldukça yanlış bir tanım) tür şu anda en çok okunanlar listesine eserler kazandırıyor. Yerli yazarlarımızın da bu konuda ileride çok daha iyi ve en önemlisi özgün işler ortaya çıkaracağına inanıyorum. Burada yapmamız gereken en önemli ve ilk şey bolca “okumak”. İkinci önemli şey ise, zamanımızın en önemli sorunu olan kısa yoldan her şeyi halledebilirim egosuna yenik düşmemek.

Bilmeyenler ve ilgilileri için bize FABİSAD’dan bahsedebilir misin?

2011’de kuruluş aşamasında yer aldığım Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği, bu türe ülkemizde emek vermiş isimleri bir araya getiriyor. Yazar, yönetmen, yayıncı, oyuncu gibi birçok alanda var olan kişiler FABİSAD çatısı altında toplanmakta ve türün ülkemizdeki gelişimini, sanatçıların korunmasını ve bilinirliklerinin yükselmesini, okur ve takipçi kitlesinin artırılmasını, daha nitelikli eserlerin ortaya çıkmasını ve hayal gücünün öneminin anlatılmasını amaçlıyorlar. Derneğimizin amaçları arasında bu türlerdeki tüm üreticileri ve takipçileri birleştirmek, verilen yapıtların doğru anlaşılması, tasnif edilmesi için ödüller vermek ve yayınlar yapmak vardır. Yine eğitici seminerler ve toplantılar da düzenlenmektedir.

Fantastik ve Bilimkurguyla ilgilenenler ve üretmeyi sevenler için başvuruları yakında bitecek olan GİO Ödülleri’nden de bahsedebilir misin?

GİO Ödülleri sanıyorum FABİSAD’ın en önemli ve en güzel işi. Ülkemizde bu alanda eksik olan bir açığı kapatıyorlar. Yurt dışında Hugo, Nebula gibi dünya çapında ses getirmiş ödüller varken bizim birkaç yıl öncesine kadar bu tarz bir ödül törenimiz yoktu. 2016’da aramızdan ayrılan Giovanni Scognamillo’nun anısına her sene düzenlenen GİO Ödülleri’nin sanatımızda yaratıcılığın desteklenmesinde önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum. Ödüllerimiz bu yıl Roman, Yayımlanmamış Öykü, İllüstrasyon ve Çizgi Roman dallarında verilecek. Katılmak isteyen okurlarımız FABİSAD’ın resmi sitesinde belirtilen şartlara göz atabilirler.

Yazıyı paylaşmak ister misin?