Nobel Ödüllü Yazar Olga Tokarczuk’tan Yeni Roman: “Empusyon”

Empusyon Türkçe raflarındaki yerini alıyor. Olga Tokarczuk’un Nobel Ödülü sonrası kaleme aldığı ilk kitap Timaş Yayınları etiketini taşıyor. | Ön Okuma

Empusyon romanı Türkçedeki yerini almaya başladı. Olga Tokarczuk imzalı kitap, yazarın Nobel Edebiyat Ödülü kazandıktan sonra kaleme aldığı ilk roman olma özelliğini taşıyor. Eser, yazarın diğer kitaplarını da dilimize kazandıran Timaş Yayınları tarafından basılıyor.

29 Ocak 1962’de Polonya’da doğan Olga Nawoja Tokarczuk, şair, romancı ve öykü yazarı olarak biliniyor. Özellikle 2018 yılında edebiyat dünyasının en prestijli iki ödülünü birden kazanarak büyük bir başarı yakaladı. Bunlardan ilki Bieguni (Koşucular) adlı romanıyla Man Booker Uluslararası Ödülü’ydü. Diğeri ise Nobel Edebiyat Ödülü’ydü.

Dilimize çevrilen kitapları arasında Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri ÜzerindeKadimzamanlar ve Diğer Vakitler ve Son Hikâyeler gibi eserleri bulunuyor.

Orijinal adı Empuzjon olan ve ilk defa Haziran 2022’de yayımlanan roman, okurlarına dünya hakkında fark etmedikleri ya da ne pahasına olursa olsun kendilerine itiraf etmek istemedikleri gerçekleri açıklıyor.

Empusyon – Olga Tokarczuk | Arka Kapak Tanıtım Yazısı

Eylül 1913. Birinci Dünya Savaşı arifesinde tüberkülozdan mustarip Mieczyslaw Wojnicz tedavi amaçlı Görbersdorf kasabasındaki bir sağlık merkezine, Avrupa’nın dört bir yanından hastaları ağırlayan Beyler Konukevi’ne gelir. Her gün hastalarla yemek salonunda toplanıp dönemin büyük meselelerini tartışırlar: Savaş çıkacak mıdır? Monarşi mi yoksa demokrasi mi daha iyidir? Şeytanlar var mıdır? Kadınlar doğuştan aşağı varlıklar mıdır?

Bu sırada konukevinde ve çevresinde tuhaf şeyler ardı ardına yaşanmaktadır. Birileri -ya da bir şey- onları izliyor, bu kapalı dünyaya sızmaya çalışıyordur. Erkekler konukevinin çevresinde yaşanmış tuhaf olayları dinledikçe günbegün korkularına yenik düşerler. Wojnicz hem kendi gerçeklerini hem de dört yanını kuşatan uğursuz güçlerin gizemini çözmeye çalışırken onların bir sonraki hedeflerini çoktan seçtiklerini fark etmez.

Olga Tokarczuk okurunu ilk sayfasından itibaren yükselen ritmi ve gerilimiyle merak uyandırıcı, büyülü -yer yer rüya gibi- bir yolculuğa çıkarırken insan varoluşunun temel sorunlarını ve toplumsal cinsiyet rollerini masaya yatırıyor.

Büyülü Dağ’ın yayımlanmasından bir asır sonra Olga Tokarczuk, Thomas Mann’ın topraklarını yeniden ziyaret ediyor ve doğa-insan, yaşam-ölüm gibi izlekleri felsefesiyle harmanlayarak bu topraklara sahip çıkıyor.

Empusyon, Olga Tokarczuk’un Nobel Ödülü’nden sonra merakla beklenen ilk romanı…

Empusyon Hakkında Ne Dediler?

“Muhteşem bir yazar.” -Svetlana Alexievich

“Tokarczuk ile birlikte, Nobel sadece bir kadın yazarı seçmedi, yüzyılının sesini seçti. Olga Tokarczuk, şiirsel üslubu ve akılda kalan hikâyeciliğiyle dönemine iz bırakan bir yazar.” –Didier Jacob, L’Obs

“Empusyon, sadece kadın şovenizminin bir eleştirisi olarak değil, aynı zamanda modern toplumlarda dayatılan toplumsal cinsiyet rolleri aracılığıyla insanları hâlâ damgalayan baskı biçimlerinin bir eleştirisi olarak da okunabilir. Bu roman, okuru kendini güvende hissetmeye alışkın olduğu alanların çok ötesine taşıyan bir hayal dünyasına davettir.” -Onet Kultura

352 sayfadan oluşan kitabı yazarın daha önceki kitaplarını çeviren Neşe Taluy Yüce Lehçe aslından tercüme ediyor. Kapak tasarımı da yine Barış Şehri’ye ait. EmpusyonNisan 2024 itibarlıya Türkçe raflarındaki yerini almaya başladı.

Çevirmen Neşe Taluy Yüce, Empusyon‘u şu şekilde özetliyor:

“Empusyon, her bireyin kendi yolculuğunu bulabileceği, dünyada kaybolmuş gibi hissedenlere rehberlik edebilecek bir metindir. Ana karakterle empati yapabilenler için özel bir bağ kurma fırsatı sunar. Aynı zamanda daha derinlere inebilen okuyucular, içlerinde sakladıkları özel kimliklerini keşfetme cesareti bulabilirler.

Bu kitap, herkesin kendine dair yeni pencere açabileceği bir kapıdır.  Çeşitlilik, zenginlik ve karmaşıklıkla dolu bir mozaik olan bu metinde birçok renk ve desen, tek bir tuval üzerinde bir araya gelir. Bu, her biri kendi özgün hikâyesini anlatan birçok farklı sesin birleşiminde yankılanan bir orkestranın performansına benzer. Bu çeşitlilik ve çok katmanlılık, kutuplaşmanın yerine anlayışı önerir.

Doğrudan ifadelerden kaçınan bir yazar olarak tanınan Olga Tokarczuk, incelikle dokunmuş bir anlatının örtüsü altında kaçındığı bu ifadeleri gizlemeye çabalar, sözcükleri ustaca bir oyun alanına dönüştürür; konularla oynar, kültürel göndermeler ve lezzetlerle dans eder, bu şekilde okurlarına yalnızca bir hikâye anlatmakla kalmaz, aynı zamanda bir sanat eseri de sunar.”

Son olarak kitabın ilk sayfalarını içeren tadımlık ön okuması için buraya tıklayabilirsiniz.

Kaynak: kayıprıhtım.com

Yazıyı paylaşmak ister misin?